Son dönemlerde artan hazine avı merakının ardından, biri Malatya'da diğeri Tunceli'de iki trajik olay meydana geldi. Define arayışı için kollarını sıvayan gençlerin, kazdıkları derin kuyularda yaşadığı felaketler, bu tutkunun tehlikelerini bir kez daha gözler önüne serdi. Gençlerin, define hırsı ile girdikleri bu derin maceralar, maalesef can kaybıyla sonuçlandı ve ailelerini derin bir acıya boğdu.
Define arayışı, Türkiye’nin pek çok bölgesinde tarih boyunca var olan bir tutku olmuştur. Yeraltı zenginliklerine ulaşmak için farklı yöntemler kullanan define avcıları, son yıllarda sosyal medyanın etkisiyle daha fazla cesaret buluyor. Ancak, bu hikayelerde mutluluk ve zenginlik yerine büyük bir tehlike de yatıyor. Kazılan derin kuyular, hem düşme riski hem de göçük geçirme ihtimali nedeniyle son derece tehlikeli hale gelmekte. Özellikle eğitim veya deneyimden yoksun gençlerin kendi başlarına giriştikleri bu tür aktivitelerin sonucunda yaşanan kazalar, ne yazık ki yaşam kaybıyla sonuçlanabiliyor.
İlk olay Malatya'da, genç bir grup define bulma umuduyla yer altına inmeye karar verdi. Merakla çevrelerine kazılan bir kuyuya inen birkaç genç, aniden oluşan bir çökme sonrası dengesini kaybederek derin kuyudan düşerek yaralandı. Olayın haber verilmesi üzerine bölgeye acil sağlık ekipleri sevk edildi, ancak iki gencin yaşamını yitirdiği öğrenildi. Bu trajik olay, define hırsının hangi boyutlara ulaşabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi. Malesef bu tür olaylar, yalnızca Malatya ile sınırlı kalmadı; Tunceli'deki benzer bir olayda da gençlerden biri kazdığı kuyuda oluşan bir çökme nedeniyle canından oldu.
Define avı, yalnızca kişisel risk getirmenin ötesinde, çevresel ve kültürel sorunları da beraberinde getirmekte. Yer altındaki hazineleri bulma tutkusu, birçok genç için cazip gelse de, bu süreçte çevreye verilen zarar, tarihi kalıntıların yok olması gibi problemleri de beraberinde getiriyor. Uzmanlar, bu tür kazıların izinsiz yapılmasının yasadışı olduğunu vurgularken, bu tür faaliyetlerin çevresel felaketlere yol açabileceğini belirtiyor. Bu nedenle, define avı öncesinde yetkililerce gerekli izinlerin alınması ve uygun yöntemlerin kullanılması elzem hale gelmiştir.
Trajedi sonrası, aileler ve çevre halkı, bu kayıpların önlenebilmesi için yetkililerin gerekli önlemleri alması gerektiğini savunuyor. Eğitim ve bilinçlendirme kampanyalarının artırılmasıyla, gençlerin bu tür tehlikeli maceralara atılmadan önce daha fazla bilgi sahibi olması gerektiği düşünülmekte. Özellikle köy ve kasabalarda, gençlerin bu konuda bilinçlendirilmesi için yerel yönetimlerin aktif rol alması büyük önem taşımaktadır. Define arayışı gibi masum görünen bir tutkunun, insanların hayatını sona erdirecek boyutlara ulaşabileceği gerçeği, toplumsal bir mesele olarak ele alınmalıdır.
Özetle, define arayışı bir taraftan tarihî ve kültürel bir merak içerirken, diğer taraftan can kaybına yol açabilecek tehlikeleri de beraberinde getirmektedir. Gençlerin yaşadığı bu acı olaylar, bu konuda farkındalık yaratmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermektedir. Define arayışı gibi tehlikeli eylemlerden uzak durmak ve bu konuda bilinçlenmek, sadece bireylerin değil, tüm toplumun sorumluluğu olmalıdır. Bu üzülerek açılan hikâyenin, başka gençlerin başına gelmemesi için ders alınması gereken bir durum olduğu unutulmamalıdır.