Okuma, birçok insan için bir hobi olmanın ötesinde bir yaşam biçimi. Kimileri için kelimeler, hayal gücünün kapılarını açan anahtarlar; kimileri içinse dünyayı anlamanın en değerli araçları. İşte, 71 yıldır bu tutkunun peşinden koşan bir bireyin hikayesi, bizlere kitap okumanın sadece bilgi edinme değil, bir yaşam felsefesi olduğunu gösteriyor. 8 yaşında kitaplarla tanışan ve o günden bu yana sayısız sayfa çeviren bu adam, okuma yolculuğunu nasıl tanımlıyor? İşte, onun hikayesi.
Hikaye, 1952 yılında küçük bir kasabada, 8 yaşındaki bir çocuğun eline ilk kitabını aldığı gün başlıyor. O dönemlerde kitap bulmanın zor olduğu, kütüphanelerin sınırlı sayıda eser sunduğu bir dünyada, bir gün okul kütüphanesine girdiğinde hayatının akışını değiştirecek bir kitapla karşılaştı. Bu kitabın sayfaları arasında kayboldu, hayal gücünün sınırlarını zorlamaya başladı. İlk izlenimlerindeki büyülenme, onu okumaya ve öğrenmeye teşvik etti. O günden sonra, kitapların kapılarını aralayan bir tutkuya sahip oldu; kendisinin belki de dünyanın en büyük maceralarına yelken açacağı bir yolculuğa.
Yıllar geçtikçe okuma alışkanlığı sadece bir hobi olmaktan çıkıp, yaşamının merkezine yerleşti. Farklı türlerdeki kitaplarla tanıştı; romanlar, biyografiler, tarih kitapları, bilimsel eserler… Her bir kitap, ona farklı bir dünyanın kapılarını araladı. Okuma fikri, sadece bilgilenmek değil, aynı zamanda empati geliştirmek, başkalarının hayatına dair düşünceler geliştirmek anlamına geldi. O yıllarda okuduğu kitaplar, onu sadece bir okur yapmadı; aynı zamanda bir düşünür, bir eleştirmen ve bir yazar olma yolunda da adımlar atmasını sağladı. Bu süreçte birçok ödüllü yazarla tanıştı ve özellikle onların eserlerinden ilham aldı.
71 yıl boyunca bu tutkusunu her daim canlı tutmayı başaran bu adam, kitapların hayatında yarattığı etkiler hakkında şu şekilde konuşuyor: “Okumak, benim için sadece bir eylem değil; yaşam tarzım. Kitaplar, ruhumdaki açlığı besliyor, merakımı gideriyor. Onlar sayesinde dünyayı anlıyor, insanları daha iyi tanıyorum. Hayatımın en güzel anılarını bu sayfalarda buldum.”
Okumanın yanı sıra aldığı notlar, okuduğu kitaplarla ilgili yaptığı analizler ve düşüncelerini yazıya dökmesi, onu sürekli olarak gelişmeye, öğrenmeye teşvik etti. 71 yıllık okuma yolculuğu boyunca, kendi kişisel kütüphanesinde binlerce kitap birikti. Her bir kitap, sadece bir cilt değil, aynı zamanda bir hayal, bir anı ve bir arkadaş oldu.
Okuma alışkanlığının kendisine kazandırdığı yönlerden biri de, insan ilişkileri oldu. Kitaplardan edindiği bilgilerin yanı sıra, edindiği bakış açıları sayesinde insanlarla olan iletişimini güçlendirdi. Kitap okumanın bir kişinin sosyal becerilerini artırabileceğini vurguluyor ve ekliyor: “Kendimi ifade etmekte zorlandığım anlarda, kitaplardan öğrendiklerim bana yardımcı oldu. Okuduğum her karakterle bir bağ kurdukça, kendimi de ifade etme yeteneğim gelişti.”
Bugün, 71 yıl sonra hâlâ kitap okumaktan vazgeçmeyen bu adam, genç nesillere de okumayı ve öğrenmeyi tavsiye ediyor. “Kitaplar, dünyaya açılan kapılardır. Gençler, her sayfada yeni bir şeyler öğrenme fırsatına sahip. Onları elden bırakmasınlar, çünkü kitaplar, insanı büyüten en güzel masallardır,” diyerek genç okuyuculara cesaret veriyor.
Özetlemek gerekirse, bu kadın ya da erkek, okuma tutkusunu hayata geçirebildiği sürece genç kalabilecek bir yaşam felsefesine sahip. 8 yaşında başlayan yolculuğu, 71 yılda bir ömre bedel anılar ve deneyimler kazandırdı. Okumanın hayatındaki yeri, sadece bir hobiden ibaret olmaktan çok daha fazlası. Belki de onun en güzel ifadesi, “Kitap okumak, beni ben yapan en büyük tutkum.” ifadesinde özetleniyor. Okuma alışkanlığı ve tutkusuyla bugüne kadar milyonlarca insanın kalbinde yer etmiş biri olarak tüm okurlarına, kitapların hiç bitmeyen bu macerasına katılmaları için bir çağrıda bulunuyor.